Hedefe ulaşmak için 60 milyar dolarlık yatırım gerekiyor
Özlem Sarsin
Enerji Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (ENSİA) Yönetim Kurulu Başkanı Alper Kalaycı, Türkiye’nin sera gazı emisyon oranlarında tüm dünyaya duyurduğu taahhütlerini yerine getirebilmesi için yenilenebilir enerji kaynaklarına öncelik vermesi gerektiğine işaret ederek, Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yılda bir kez yayınlanan emisyon verileri 2021 yılında sera gazı emisyonlarımızı bir önceki yıla göre yüzde 7,7 oranında artırdık. Kişi başına 6,7 ton karbondioksit eşdeğeri ile tarihi rekor seviyeye ulaşarak dünyamızı bir önceki yıla göre yüzde 7,7 daha fazla kirlettik. 2053 için ‘sıfır emisyon’ hedefimize ulaşmak için çok daha fazla çalışmamız ve yenilenebilir enerji kaynaklarına çok daha fazla yatırım yapmamız gerekiyor.” Birçok Avrupa ülkesinin 2030’da sera gazı emisyon seviyesini yüzde 70 oranında düşürmeyi ve 2045’te net sıfır seviyesine ulaşmayı hedeflediğine işaret eden Kalaycı, birçok Avrupa ülkesinin anın prestijiyle 1990 seviyelerine ulaştığını hatırlattı.
1990 seviyesinin 2,5 katındayız
1990’da Türkiye’nin emisyon seviyesinin 2,5 kat fazla olduğunu kaydeden Kalaycı, “Çok kötüyüz ve hala havamızı bir önceki yıla göre daha fazla kirletmekte ısrar ediyoruz. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın açıkladığı hedeflere baktığımızda sera gazı emisyon değerimizi 2038 yılına kadar artıracağımız, 2053’te ise sıfırı göreceğimiz anlaşılmaktadır. Bu hedefe ulaşmak için kapatmamız gerekiyor. Şu anda kömürlü termik santraller ve daha birçok önlem almamız gerekiyor” dedi. Dünya ülkelerinin Türkiye’de açıklanan sera gazı emisyonu verilerini yüksek bulduklarına, geçmişte açıklanan hedeflerin gerçekleşmeyerek daha da yüksek seviyelere ulaştığına dikkat çeken Kalaycı, şu değerlendirmeyi yaptı. “Açıklanan sera gazı emisyon rakamı beklediğimizin üzerinde gerçekleşti. Bugün bu tabloya baktığımızda bırakın yeni kömürlü termik santraller yapmayı, eskileri devre dışı bırakmamız gerekiyor. Geçen yıl 1380 MW gücünde bir kömür santrali kurduk. Üstelik bu santrallerde kendi linyitimizi kullanmıyoruz, ithal kömür kullanıyoruz.”
Mevcut gücü 3 yılda ikiye katlama ihtiyacı
Milli Güç Planına göre 2025, 2030 ve 2035 hedeflerini hatırlatan Kalaycı, “Ne kadar elektrik kullanacağız, elektrik kaynakları nasıl değişecek, kaç santrali devreye alacağız vs. Bu veriler, 2035 yılına kadar kuracağımız her iki santralden 1’inin sadece güneş enerjisiyle çalıştığını gösteriyor. Yani yüzde 50. Rüzgar ve güneş enerjisi santralleri %75 yapıyor. Güneş enerjisinde kurulu gücümüz şubat sonu itibarıyla yaklaşık 9 GW, 2025 hedefimiz ise 18 GW, 2-3 yıl içinde şu ana kadar kurduğumuz gücü ikiye katlamamız gerekiyor.”
2030 hedefinin 32,9 GW, 2035 hedefinin ise 52,9 GW olduğunu sözlerine ekleyen Kalaycı, “2035 yılına geldiğimizde Türkiye’de güneş enerjisi kurulu gücü en büyük paya sahip olacak. 2023-2035 yılları arasında kurulacak santrallerin yarısı güneş enerjisi olacak. Rüzgar çiftlikleri takip edecek. Ancak yine de hedefler arasında kömürlü termik santraller var” dedi.
“Kapasitemizin çok altındayız”
Türkiye’nin rüzgar, güneş, jeotermal ve biyokütle enerji üretiminde kapasitesinin çok azını kullanabildiğini söyleyen Kalaycı, güneşte 200 bin MW kapasite mümkünken Milli Güç Planı’nda 2035 güneş enerjisi delegasyonunun 53 bin MW olduğunu hatırlattı. . Bugün sıfır noktasında olan karasal rüzgar türbinlerinde en az 100 bin MW, deniz rüzgar enerjisinde ise 75 bin MW’lık bir güç potansiyeli olduğunu sözlerine ekleyen Alper Kalaycı, offshore RES heyetinin 2035 yılı güç hedefinin belirlendiğini söyledi. sadece 5 bin MW olarak. Kalaycı, “Ülkemizin tüm denizleri bu alanda yatırımlar için uygunken bunu değerlendiremiyoruz. Şu anda 4 temiz enerji kaynağındaki kurulu gücümüz 24 bin MW seviyesinde. Toplam kurulu gücümüzün yaklaşık yüzde 25’ine tekabül ediyor. Yenilenebilir enerji sistemleri Türkiye’nin geleceğidir ve hükümetin bu konudaki destek sözlerinin sahaya inmesi bizler için önemlidir. Bunun arkasında herkes var. Dünyaya doğru mesajı göndermemiz gerekiyor, hedefimiz bu olmalı.” Türkiye’nin iç pazarın yanı sıra tüm dünyada yenilenebilir enerji santrallerinin kurulumunu, bakımını ve servisini yapacak bir konuma sahip olduğunu dile getiren Kalaycı, Türk yatırımcıların önünün açık olduğunu ve bu pazarlarda öne çıkabileceğini sözlerine ekledi. özellikle Avrupalıların gitmekten çekindiği ülkelerde.
Yetersiz ağ altyapısı
ENSİA Lideri Kalaycı, Türkiye’nin yenilenebilir enerji konseyi hedeflerinin ulaşılabilir hedefler olduğunu belirterek, yatırım yapmak isteyen yatırımcıların önemli taleplerle ihalelere geldiğini belirtti. Yatırımcının finansman bulabileceğine ve üretim kapasitesinin güçlü olduğuna işaret eden Kalaycı, üretilen elektriğin sisteme bağlanabileceği şebeke altyapısının yetersiz olması nedeniyle hedeflere ulaşmada sıkıntı yaşandığını vurguladı.
Sürecin hızlandırılması gerekiyor
Trafo kapasitelerindeki yüke vurgu yapan Alper Kalaycı, “TEİAŞ yeni trafo kapasite raporunu açıkladı, bu rakamlarla 2035 hedeflerimize ulaşma şansımız yok. Ağların güçlendirilmesi, yeni trafo merkezlerinin inşa edilmesi gerekiyor. Yatırımcı için en büyük dezavantaj, ürettiği elektriği bağlamak için yeterli sayıda nokta olmamasıdır. Öte yandan santral kurma prosedürleri de yavaş ilerliyor. Bu sürecin de hızlandırılması gerekiyor. Prosedürler açısından da dünya çapında bir yavaşlama var. Mesela Avrupa’da izinlerde bir karamsarlık var, Almanya’nın düşüncesini gördüler, izin işlemlerini hızlandırıyorlar. Avrupalı şirketler hükümetler üzerinde baskı kuruyor. Maalesef şu anda bunları tartışmıyoruz. Prosedürün kapsamı daraltılmalıdır. Bu izin süreçleriyle bu böyle gitmeyecek” dedi.